Gülşah Erkaya SERT’in, ‘İDDAA bu ya!’ başlıklı ve 24.01.2012 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazısı:
Sizlerle yakın dönem bir kaç maç sonrası anımı paylaşmak istiyorum. tamamen yakınımdaki İDDAAcı dostlarla ilgili.
1.şahıs İDDAA’da tuttuğu takıma güvenerek 7+ gol oynamış. Maçın 60. dakikası. Şahsın takımı 5-1 önde. Kalan 30 dakikada 1 gol daha olsa şahıs iyi bir para götürecek. Ama olmuyor. Çok güvendiği takımı arkadaşa parayı getirecek golü çok rahat atabilecekken, yarım saat top çeviriyor, geriye ve yana oynuyor, o son golü bir türlü atmıyor. Bizim o takımına çok bağlı arkadaşımız öz be öz takımına ve takımının son golü bir türlü atamayan santrforlarına dümdüz gidiyor. Hem de 5-1 kazanan takımına…
Spora ve özellikle de futbola bağlı şans oyunlarından nefret ederim. Ancak bu olaydan sonra maçları biraz da İDDAAcıların gözüyle izlemeye başladım. Futboldan soğuyasım geldi.
2.şahıs daha bu hafta Ankara-Gençler maçına oynamış. Bu şahıs bir İstanbul takımını tutuyor ama Ankaralı olmasından mütevellit ikinci takımı Gençlerbirliği. Gençler en az 2 farklı yener demiş. (Mantıklı)… Gençler 1.yi attıktan sonra (Bu şahsa göre) 2.‘yi atmamak için sanki elinden geleni yaptı. Gençler, maçı ve üç puanı 0-1‘lik sonuçla aldı. Ama bizim Gençler sempatizanı arkadaş Ankara‘nın son saniye atağında kaçırdığı golü yorumlarken ‘Atsaydınız ş….lere, madem kuponumu yatırdılar puan kaybetseydiler de akılları başlarına gelseydi’ diyor. Hesapta bu şahıs 2. kontenjan olarak Gençler taraftarı…
3.şahıs Galatasaraylı. Bir arkadaşımızın eşi. Takımı Eses deplasmanında. Kazanırsa rekor kıracak. Üstelik de çok formda. Basıyor maaşın yarısını Galatasaray üzerine kurduğu kupona. O da ne? Galatasaray‘ın en iyi uzak şut atan bütün ayakları sahada ama 90 dakika boyunca tek uzak şut çekmiyorlar. Maç berabere bitiyor. Bizim o kolunu kessen sarı-kırmızı akacak 3. şahsımızın kendi takımına duyduğu kini, diline kadar gelip edemediği küfürleri, okuduğu bedduaları yazmaya elim gitmiyor…
İDDAA kendi takımına düşman, futbolu ve hayatını bu oyuna bağlamış bir futbolsever kitlesi yarattı. Bunlar her tür futbol maçını, pozisyonlarını ve olayları kendi kuponlarına göre yorumlayan, bitmiş oyanmış maçların hikayelerini, sonradan kendi egolarını tatmin için yeniden hikayeleştiren bir kitle. Üstelik de hikayelerini, yorumlarını dedikodu ve sanal ortam da dahil olmak üzere olağanüstü bir hızla yayan bir kitle.
Örneğin şu ana kadar hafta sonu oynanan bir maç ile ilgili en az 3-4 kişiden, ‘Bilerek atmamışlar. Kulüp ve futbolcular büyük oynamış abi’ efsanesini işittim.
Adam kupon yapmış. 2 fark atar dediği bir takım gününde olmadığı için ancak 1 farkla almış maçı. Bizimkinin kuponu yatmış.
1- Öncelikle kendi takımına düşman oluyor. (Takımı kazandığı halde)
2- En yakın çevresinden başlıyor hikayesini yazmaya. ‘Abimin baldızının bilmemnesi o kulüpte malzemeci. O bile biliyormuş 1-0‘a yatacaklarını’
3- ‘Şikeci zaten bunlar. Hatır şikesi yaptılar. Rezil etmemek için 1 atıp bıraktılar. Bize ihanet bu abi. Biz onlara güveniyoruz. Onlar bize ihanet ediyor. Hain bunlar, hain’…
Tabi bunlar konuşulanların en hafifi. En masum ve suç teşkil etmeyenleri. Bu kitleye sorarsan federasyon kaçan her golü, verilen verilmeyen her penaltıyı, ofsaytı incelemeli.
Ha, bakın şimdi aklıma geldi. Mesela Antalya-Beşiktaş maçının yan hakemi de kuponunda Beşiktaş‘a verdiği için Antalya‘nın çizgiyi geçen topunu vermemiş. Hakemin çok borcu varmış. Bu maçtan çıkarmış… Yaa…
İşin boyutunun farkında mısınız? Ne kadar tehlikeli yerlere gittiğini görüyor musunuz? Bir İDDAA uğruna basit bir hakem hatasının ya da beceriksizliğinin nerelere çekildiğine inanabiliyor musunuz?
Bunları yazdım da, durumda bir değişiklik mi olacak? İDDAA kaldırılacak mı? Elbette hayır.
Ama ben bunları kulaklarımla duyuyorum. Ve canım çok sıkılıyor. Birileri ile paylaşmak istedim. Bu bahis işinin futbola ve futbolsevere ne kadar zarar verdiğini bir de ben söyleyeyim dedim.
Belki birileri!.. yatan kuponu yüzünden kendi takımına düşman olan, kendi futbolcusuna söven, insanların onurlarını yaralayacak dedikodular üreten bir kitlenin varlığından rahatsız olur… Olur da…
Biliyorum, olmaz… Ne de olsa bu yazdıklarımız sadece İDDAA…
Köşe yazısını bu linkten de okuyabilirsiniz.