Online bahis ve kumarı Dünya Ticaret Örgütü’nün mevzuatlarına aykırı olmasına rağmen yasaklayan ABD’nin başı başta adalar ülkesi Antigua ve Barbuda olmak üzere birçok ülke ile derde girmişti. Antigua’ya senelik 21 milyon dolar değerinde tazminata mahkum olan ABD, aynı bahis yasağı nedeniyle itirazda bulunan AB’ye ise çeşitli konularda imtiyaz hakkı tanımak zorunda kalmıştı. Bu konuda yaşanan gelişmelere daha önce detaylı olarak yer vermiştik.
Türk medyasında ilk kez ‘iddaa yasası’ ile ABD ile benzer bir şekilde online bahis ve kumara yasak getiren Türkiye’ye de benzer tazminat davaları açılabileceği dillendirildi. Sabah Gazetesi’nden tanıdığımız Emrah Kayalıoğlu, Forbes Türkiye’nin Şubat 2008 sayısında konuyu köşesine taşıdı. Yazıdan bir kesit şu şekilde:
ABD (senelik 21 Milyon Dolar değerinde tazminat kapsamında) telif haklarından vazgeçerek Antigua’nın ekonomik kaybını telafi eder veya etmez. Bu, işin bize uzak tarafı. Bizi ilgilendiren kısım ise benzer yasakların ülkemizde de uygulanıyor oluşu.
Karar metnindeki ayrıntılar içerisinde bir tanesinin altı çizilmeli: WTO, Antigua’da kurulu şirketler aracılığıyla ABD’den oynanan bahis ve kumarı Antigua’nın ABD’ye ihracatı olarak değerlendirdi. ABD’deki hizmet alıcının, ödemeyi yaptığı banka hesabının Antigua’da olup olmamasanın bu hükmü değiştirmeyeceğinin altı çizildi. İşte bu nokta çok önemli. WTO, hizmet sağlayıcı İnternet sitesinin nerede kurulu olduğunu dikkate alıyor; ödeme yapılan hesabın ait olduğu bankanın yerini değil.
Sonuçta WTO, uluslararası internet bahsine (ve kumara) uygulanan yasağı onaylamadı. Bunu yaparken hükmedilen tazminat talebin çok altında kalsa da ABD gibi bir ülkenin aleyhine karar verdi. Minik Karayip ülkesi Antigua’nın yıllık 3.4 milyar dolarlık talebine bu ülkeden kurulu siteler aracılığıyla ABD’den oynanan bahis ve kumar miktarının tahmini bir bedeli göz önünde alınarak ulaşıldı. Sonuçta talebin çok altında bir tazminat (senelik 21 milyon dolar) hem de dolaylı olarak telif hakları vasıtasıyla elde edildi.
Buradan ‘İleride Türkiye böyle bir davayla karşılaşırsa tazminat rakamı daha da düşük olacaktır’ hükmüne ulaşabiliriz. Ama böyle bir dava açılırsa sonucunun ne olacağını kestirmek de zor değil. Üstelik ABD’nin davanın güçlü müdahilleri olan AB ülkelerini ikna etmek amacıyla verdiği ekonomik tavizlerin (posta-kurye, araştırma-geliştirme ve depolama konusunda verilen haklar) boyutlarını da düşünmek gerekir. Ayrıca Türkiye aleyhine açılabilecek böyle bir davada Türkiye’nin, ABD’nin yaptığı gibi AB ülkelerini davadan vazgeçmeye nasıl ikna edeceği de (hatta ikna edip edemeyeceği) ayrı bir tartışma konusu!