Milliyet Gazetesi’nin 05 Nisan 2010 tarihli, Tolga Şardan imzalı haberi: Kıbrıs‘ta faaliyet gösteren ünlü Artemis Oteli‘nin casinosunun müdürü H.A., zengin müşteri bulmak amacıyla gittiği Kuzey Irak‘ta, daha önce kumarhanede büyük para kaybeden bir Iraklı komutan tarafından kaçırıldı. H.A., şirketinin İstanbul‘dan gönderdiği 500 bin Dolar fidye karşılığında serbest bırakıldı.

Milliyet‘in aldığı bilgiye göre, 13 yıldır KKTC vatandaşı da olan H.A., casino‘ya yeni zengin Kuzey Iraklı müşteriler bulmak amacıyla 1 Mart‘ta Kürtçe bilen tercümanı B.G. ile birlikte İstanbul üzerinden Erbil‘e uçtu.

Verdiği ifadeye göre, Erbil‘de eski müşterisi Gaffar Otman tarafından karşılanan A., Otman‘ın ofisinde, Irak Türkmen Cephesi Kuzey bölge sorumlusu Nezhet Abdülgani ve Irak peşmerge savunma bakanı ile bir araya geldi. Süleymaniye ve Dohuk‘ta poker partileri düzenleyen A., 4 Mart‘ta, tercümanı, Otman ve Dohuk‘tan gelen üç kişiyle birlikte iki araçla Erbil‘e hareket ettiklerini belirterek, şunları anlattı:

Barzani‘nin adamına mesaj

‘Aynı gün, Dohuk aşiret reislerinden Sagvan R. Mohammed Ali de bize katıldı. Dohuk‘ta Jiyan otelinde kaldık. Eski müşterilerimizden Abdülvahid Macid Muhammed‘i aradık. Telefonla ulaşamadık, kısa mesaj attık. Beş dakika sonra bizi aradı. Ertesi gün otele korumaları geldi. Bizi eve çağırdığını söylediler. Erbil yolu üzerindeki eve geldik. MP5, Kalaşnikof ve Akrep gibi 15 uzun namlulu silahlı adam vardı. Bunların yarısı sivil giyimli, yarısı askeri elbiseliydi. İner inmez askeri üniformalı iri yarı bir koruma koluma girip başka bir araca bindirdi.

Bu sırada evin merdivenlerinde Abdülvahid Macid Muhammed göründü. Aracın ön koltuğunda bir Kalaşnikoflu vardı. Camdan baktığımda tercüman B.‘nin Muhammed‘in ayaklarına kapandığını gördüm. Ben gizlice cep telefonumdan Otman‘a mesaj attım. Daha sonra Şirvan Barzani‘nin adamı olan Ahmet‘e ‘Dohuk‘tayım. Vahid bizi rehin aldı. Şirvan‘a söyleyin, beni kurtarın‘ mesajı attım.

‘Paramı vereceksiniz‘

Korumalar telefonu fark etti ve elimden aldılar. Bir süre sonra tercüman B. ‘Bu adam ‘Kaybettiğim bütün paraları vereceksiniz. Hile yaptınız‘ diyor’ dedi. Ben de ‘Mesele buysa hallederiz‘ dedim. Araca üç asker ve peşmerge kıyafetli daha bindi. Bilmediğimiz bir yöne hareket ettik. Yanımdaki adam, peşmerge yeleğini çıkarıp gözlerime örttü. 15 dakika sonra araç durdu, üç odalı hücre evi vardı.

Daha sonra B. geldi, ‘Burada biz ne istersek onu yapacaksınız. Yoksa sizi anında öldürürüz‘ dediler. Fareli soğuk odada kaldık. Sonra Sagvan Hüseyin İsmail geldi, ‘Patronlarınla konuş, eğer 750 bin doları Vahid‘e göndermezlerse sizler öleceksiniz. Parayı göndermek için 2 saatleri var‘ dedi. Korumaların telefonu ile patronum Burhanettin Kaya‘yı aradım.

Ayağına kapandı

Patronumla konuşurken bütün korumalar silahlarını doğrulttu. Daha sonra oğlu Burak Kaya‘yı aradım. Bu sırada Abdülvahid Macid Muhammed eve geldi. Beni görünce sinirlendi. Bana silahını çekti. İsmail ve tercüman B., Muhammed‘in ayağına kapandı. Her an öldürülmeyi bekliyordum. Paranın miktarını 500 bin dolara indirdiler.

‘Kuyumcuya gönderdiler‘

Burak Kaya parayı hazırladı, İstanbul Kapalıçarşı‘da bulunan bir sarraf aracılığıyla parayı Zaho‘da Adil isimli bir kuyumcuya gönderdiler. Öldürülme endişesiyle Burak Kaya paraya bloke koymuş. Bunu öğrendiklerinde çıldırdılar, neredeyse bizi öldüreceklerdi. Burak Kaya‘yı arayıp blokeyi kaldırmasını söyledim. Muhammed yanına B.‘yi alıp Zaho‘ya gitti. 1.5 saat sonra korumalardan birisinin telefonu çaldı, bana verdiler. Tercüman B., ‘Abi parayı aldılar, daha kurtulup kurtulamayacağımız belli değil. çok korkuyorum‘ dedi.

‘Beni enayi mi sandınız?‘

Daha sonra Muhammed döndü, odaya girdi, bana bağırmaya başladı. Tercümana, ‘Bana hile yaptınız. Paramı çaldınız, aldınız, dünyanın neresinde görülmüş diskont‘un (iskonto yapılan indirim) geri alındığını. Siz beni enayi mi sandınız, boş adam mı sandınız, bana çok ihanet ettiniz‘ dedi. Ben de daha sonra Burak Kaya‘yı arayıp kurtulduğumuzu söyledim. İsmail, ben ve tercüman B., 11 kilometre ötedeki Habur‘a geldik. B. ile birlikte gümrükten geçtik.

Cep telefonu ile Musul Başkonsolosluğu‘nu aradım. Türkmen Cephesi Başkanı da benim adıma başkonsolosluğa telefon açtı. Muhammed‘in 5 yıldızlı general olduğunu öğrendik. Ne iş yaptığını bilmiyorum. Ama evinin önünde resmi üniformalı askerlerin durduğunu görünce gerçek olduğunu düşündük.’

Olayla ilgili Silopi Başsavcılığı ve Şırnak Valiliği‘nin soruşturma başlattığı öğrenildi. Emniyette fidye karşılığında serbest bırakıldığını detaylarıyla anlatan A.’nın çalıştığı firmanın yetkilileri ise olayı yalanlamayı tercih etti. Firma yetkilileri, fidye iddiasının doğruyu yansıtmadığını öne sürdü. Firma yetkilileri, H.A.’nın tutanaklara yansıyan anlatımları konusunda ise yorumsuz kaldı.