Haberturk.com‘da Gülin Yıldırımkaya’nın, grubun Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı ile yaptığı röportajdan bir kesit şu şekilde: Siz Doğan-Erdoğan kavgasında bir öngörüde bulunmuştunuz. Kavganın en ateşli olduğu zaman uzlaşırlar bu iş kapanır demiştiniz. Gerçekten de bir sessizlik dönemi geldi, bitti kapandı herhalde. Var mı bu konuda bir duyumunuz?

Bir duyumum yok. Ben sadece Doğan Grubu’nun genetik kodlarını tamamen biliyorum. Eğer Deniz Feneri haberinin Başbakan’ı bu kadar celallendireceğini bilselerdi yapmazlardı. Zaten daha önce de yapmadılar. Deniz Feneri olayını biz Sabah gazetesinde 2007 yılının Ocak-Şubat’ında yazmaya başlamışız. Haberin açıldığı tarih o. Ve Hürriyet’in Almanya baskısında bu haber gibi pek çok haber çıktı. İstanbul’da bu konuda yazan köşe yazarlarının bazı yazıları Almanya baskısında yer aldı, İstanbul baskısında çıkarıldı, Zahid Akman’la, Deniz Feneri ile ilgili olarak. Hürriyet iktidara karşı yapmadı bunu. Hürriyet’in bu haberi yapmasının sebebi, Zahid Akman’la bir hesap görme isteğiydi. Normalde yapmazlardı. Yani Zahid Akman, TV5’in yayın lisansını Doğan Grubu’nun istediği şekliyle vermiş olsaydı bunlara, bu haber yapılmazdı. Türk halkı da Deniz Feneri ile ilgili birşey duymuş olmazdı. Biz bir gazete olarak çıkıp da yayın yapmaya başlayıncaya kadar. Doğan Grubu, orada Zahid Akman’ı incitmek istedi. Bunun ucunun Başbakan’a kadar acıtacağını, yani dokunduğu sinirin Başbakan’ın canını da yakacağını bilemedi.

Onlar Zahid Akman’ın canını yakarak birşey yapmak istediler. Çünkü TV5’i satın aldılar, TV5 Saadet Partisi’nin televizyon kanalı. Saadet Partisi, bu televizyon kanalını aynen Kanal 7’i nasıl kurulmuşsa, bağış paralarından, dernek paralarından, Bosna paralarından, kaybolan trilyondan falan öyle kurdu. Yani genetik olarak aynı tip bir kanal. Doğan Grubu, bu kanalı almakta hiçbir beis görmedi. Gitti, TV5’i bu yardım paralarıyla kuruldu, Bosna paraları ile kuruldu, bu kayıp trilyonlarla kuruldu diye düşünmeden TV5’i aldılar. Neden? Çünkü bunu bir ulusal kanal haline getirip, belki CNN’i oradan yayınlamak istiyorlardı bilmiyorum. Ama bir televizyon daha yapmak istiyorlardı. Uzun süre RTÜK’ten bununla ilgili onay beklediler ama RTÜK buna onay vermeyincede Zahid Akman’a çakarak Deniz Feneri üzerinden bir şantaj mekanizması işletmek istediler ama bastıkları sinir Başbakan’ın canını acıtınca Doğan Grubu’da şaşırdı. Aydın Bey’de şaşırdı. Allah Allah, niye bu kadar sinirlendi bunlar diye. O andan itibaren zaten bu haberi yaptıklarına pişman oldular ve geri adım atmak istiyorlardı.

Geri adım atmaları kaçınılmazdı çünkü Doğan Grubu bugün hiçkimse ile kavga etmez. Neden etmez? Çünkü asıl işlerini medya olarak görmüyorlar. Aydın Bey için medya en son iş. Size bakın birşey daha söyleyeyim, ilk defa burada söyleyeyim, Aydın Doğan’ın şu an en büyük hedefi ne? Milli Piyango ihalesini almak. Gerçi bir kaç sene önce yazmıştım ama unutulmuştur. Göreceksiniz Milli Piyango’ya sapına kadar asılacaklar. Sonuna kadar dayanacaklar. Neden? Milli Piyango yıllardır süren düşü. Bütün bu medya grubunun da hala zarar edenlerine rağmen bir kısmını elinde tutuyor olmasının sebebi, Milli Piyango’yu promote etmek ve Türk halkına Milli Piyango aracılığıyla çok yönlü kumar oynatabilecek sistemler geliştirmek. Bununla ilgili projeleri bile hazır. Şimdi Aydın Doğan için Hürriyet mürriyet hepsi çöp olsa ne olur? O, Milli Piyango’yu almak istiyor. Ve hükümetle de kavga edemez. Şeyden altı ıslak, POAŞ’tan. Rafineri istiyor bir yandan. Hilton’u istiyor bir yandan.

Ama asıl hedef Milli Piyango. Milli Piyango’yu istiyor. Bunu da buradan Türk halkı duysun. Onun için de herşeyi yapar. Bakın Aydın Doğan eğer şu anda sahip olduğum 7-8-10 milyar dolar neyse bu bana yeter artık, bu memleket için yayıncılık yapayım dese Aydın Doğan’a kimse dokunamaz, çok güçlü. Parasal olarak çok güçlü. Ama Aydın Doğan, daha da zengin olmak, daha da zengin olmak istediği için yayıncılık mayıncılık yapamaz. Onun içinde uzlaşır. Milli Piyango hedefinde olmasaydı, Başbakan’la sabaha kadar tepişirdi ve herkes destek olurdu. Sonunda ben de olurdum. Emin olurdum çünkü iyi niyetinden ama ben biliyorum bunların ne olduklarını.

Şimdi Aydın Doğan diyor ki; ben o kavgayı unuttum bile. Biri sana şerefsiz diyecek, hırsız diyecek, alçak diyecek, soyguncu diyecek sen de diyeceksin unuttum bile. Nasıl unutursun bunu? Ama unutur. Çünkü onun için herhangi bir para bütün bu sayılan değerlerden daha önemli. Onun için de unutuyor onu. Boşver biz hükümetle kavga etmeyelim. Görürsünüz, yarın öbür gün rafineri ile ilgili izin de çıkabilir. Bunlar başka ihaleye de girebilirler, başka şey de yapabilirler. İddia ihalesinde şartların nasıl değiştiğini hepimiz biliyoruz. Erdenay Oflas onun hesabını nasıl verecek, onu bilmiyorum. Gerçi iyi oldu Türkiye açısından bir anlamda baktığınız zaman ama Aydın Doğan şoke olmuştu alamayınca o ihaleyi. Aydın Doğan’da hala müthiş bir daha da zengin olma hırsı olduğu müddetçe uzlaşır, herkesle uzlaşır.