Türkiye‘de Spor Toto Teşkilat Başkanlığı‘nın verdiği yetki doğrultusunda İddaa oyununu oynatan veya gelecekte yapılacak olan ihaleleri kazanarak oynatacak olan şirket/ler büyük bir mali haksızlığa maruz bırakılmakta ve bu mali haksızlığın etkileri bu oyunun iştirakçileri olan tüketicileri de mağdur etmektedir. Şimdi dilerseniz gelin beraber bu çarkın nasıl döndüğüne birlikte göz atalım.
Ne yazık ki tekel modeliyle ve 30 yıl öncesinin devletçi politikalarıyla işletilmekte olan İddaa oyunu (Bu oyunun tek bir adının olması ve bahis kelimesinin dilimizde İddaa olarak kullanılmaya başlanması apayrı bir yaradır ve bambaşka bir inceleme konusudur) Spor-Toto ve Spor Loto oyunlarından sonra birçok spor tutkunun maç izleme veya etkinlikleri takip etme heyecanına baharat katmış ve oldukça geniş bir kesimin ilgisini çekmiştir. Şimdi bu oyunu oynatma hakkına sahip olan firmanın kasasına giren paranın nasıl paylaştırıldığına göz atalım.
Bu şirketin/konsorsiyumun kasasına hasılat (kuponlara yatırılan toplam para miktarı) olarak 100 birim para girmiş olduğunu kabul edelim. Henüz herhangi bir ödeme yapılmadığını ve oynanan kuponların tümüne vatandaşlarımızın bu 100 birim parayı yatırmış olduğunu düşünelim. Mevcut modelde ne yazık ki vatandaşın parasını aktarmış olduğu etkinliklerin akı’bet’i henüz belli olmadan devletimiz bu 100 birim paranın 50 birimini kendi kasasına almaktadır. Hasılatın %50‘sini kendisinin olarak görmektedir. Buna hasılat denmesi çok büyük bir kavram kargaşasının varlığının ispatıdır. Toplanan paraya hasılat diyen ve bunun %50‘sini alan sorumlular bu çarkın hangi temel prensiplerle döndüğünden habersiz olduklarını adeta haykırmaktadırlar. Stadyumda maç seyretmek için seyircilerin gişelere bıraktıkları paraya da hasılat denmektedir. O para artık ilgili klübün olmuştur. Ancak İddaa örneğinde alt yüklenici firma henüz bu parayı sadece toplamıştır. Yani bu 100 birim para, bu şirket tarafından henüz kazanılmış değildir. Maçlar sonuçlanacak ve tüketicilerin doğru olarak tahmin ettikleri etkinlikler sayesinde kazandıkları paralar bu 100 birimin içinden kazanan kişilere geri ödenecektir. Bu geri ödeme miktarını hasılattan çıkartmanız ve ondan sonra geri kalan para üzerinden devlet olarak işi verdiğiniz firma ile hesaplaşmanız gerekir. Eğer firmanın kazandığı para üzerine adil vergi modellerini oturtmaz ve o hasılat dediğiniz rakam üzerinden paraları toplamaya başlarsanız topladığınız para, sadece alt yüklenici şirketin parası değil aynı zamanda vatandaşın da parası olur. Çünkü siz toplanan paradaki 50 birim parayı kendinizin saymasanız, o zaman alt yüklenici firma da bahis oranlarını daha yüksek tutabilecek ve X birim geri ödeme yapmak yerine X+50 birim geri ödeme yapabilecektir.
Fakat siz böyle düşünmezsiniz. ‘Ekmeğimizi paylaşıyoruz’ sloganlarıyla çayıra salınmış bir şekilde dolaşan ve ses çıkartma/tepki verme özürlü olma halerine de oldukça alışkın olan halka ‘kimin ekmeğini kiminle paylaşıyorsunuz’ dedirtmeden sloganınızı yutturmuş olursunuz. Paylaştığınız ekmek sizin değildir aslında. Vatandaş farkında olmadan, ondan ekmek almak ve sonrasında devlet kurumlarına bu parayı aktararak ‘ekmeğimizi paylaşıyoruz’ demektir sizin şu anda uygulamakta olduğunuz model.
Daha sizin ekmeğiniz olmadı ki o. Belki hepsini kazanacak tüketiciler. Neden acele ediyorsunuz? Durun bir kar edin önce (ekmeğiniz olsun önce). Ondan sonra o kar üstünden paylaşın bakalım paylaşabiliyorsanz ekmeğinizi. Ama olmuyor öyle tabi değil mi?
Siz nedense sizin olmayan ekmeği paylaşmayı tercih ediyorsunuz. En başından alın bakalım milletin parasını. Ondan sonra vatandaş da düşünsün dursun oranlar neden bu kadar düşük veya neden tekli kupon yapamıyorum diye. Siz de bir taraftan illegal bahisle mücadelenize devam edin. Eminsinizdir bir de kendinizden onun da kökünü kurutabileceğinize. Bu kafayla olduğunuz sürece illegal bahisin de ekmeğine yağ sürmeye devam edeceksiniz. Devam edin bakalım…
Teşkilat Başkanlığı‘nın bu tablodaki sorumluluk payı oldukça büyüktür. Çünkü ortada aşikar olan birtakım yanlışlıklar vardır. İddaa oyunun mali yapısına acil olarak müdahale edilmeli ve hem tüketiciler hem de alt yüklenici firma/lar bu mağduriyetten kurtarılmalıdır. Yeni yapılacak olan ihaleye gidilmeden önce çıkartılacak olan yeni bir yasa ile derhal bu tip bir düzenlemeye gidilmelidir. Toplanan hasılata dokunulmamalı ve firmanın çok daha fazla tüketiciyi çekebilecek düşük kar marjlarına sahip olmasına müsade edilmeli ve firma ile bu firmanın yapmış olduğu kar üzerinden hesaplaşılmalıdır. Hasılat garantisi firmalardan ancak bundan sonra beklenmelidir. Bu konudaki girişimleri teşkilat başkanlığı yapmalı ve mevcut hükümet politikasının bu şekilde olduğu sabit fikrinin arkasına saklanılmamalıdır.
Bu modelin şimdiden adil bir hale getirilmesi ilerleyen yıllarda sektörün özelleşmesi, internette çoklu şirketlerin pazara girmesinin düzenlenmesi gibi konularda da mevcut/gelecek tüm hükümetleri çok rahatlatacaktır. Bu konuda da ülkemiz özellikle yurtdışı kaynaklı birçok koldan gelecek çeşitli baskılara gebedir. İllegal bahisle mücadelede vatandaşlara yapılan ‘suça ortak olmayın’ çağrılarının yerine vatandaşların haklarını koruyucu ve daha rasyonel/bilimsel olan adımların atılması bu tip duygu sömürülerine ihtiyaç olmadan hadisenin sağlıklı bir çözüm sürecine girmesini sağlayacaktır…
Berkay Tanyolaç
Not: Bu yazı odeonbet-giris.com‘a özel olarak yazılmıştır. Herhangi bir basın – yayın organından alıntı değildir. Kaynak göstermeden haberlerimizi ve köşe yazılarımızı yayınlayan basın – yayın organlarına karşı her türlü yasal haklarımız saklıdır.